30 Kasım 2010 Salı

GöbekliTepe – Dünyanın en eski tapınağı


Şanlı Urfa’ya yaklaşık 20 km. kadar uzaklıkta olan Göbekli Tepe bundan tam 12.000 yıl önce inşa edilmiştir. Dünyanın ilk tapınağı olan bu yer, dünya arkeoloji tarihini değiştiren bilgiler içermektedir.
1995 yılında Alman arkeolog Prof. Klaus Schmidt tarafından Şanlı Urfa’da yapılan kazılarda bir tepe üzerinde inşa edilmiş yuvarlak biçimli bir yapı bulunmuştur. Yapılan araştırmalara göre bu yapılar yerleşim amaçlı değildir.Toplam 20 adet yuvarlak bu yapılar, tarihin ilk tapınaklarıdır. Henüz 6 tanesi ortaya çıkarılan bu tapınaklarda, T biçiminde sütunlar etrafını çevrelerken, ortada iki t biçiminde sütun karşılıklı durmaktadır.


Boyları yaklaşık olarak 3-6 metre arasında olan bu sütunların birer insanı tasvir ettiği düşünülüyor. Sütunlar üzerinde bulunan insan ve hayvan figürleri ise bizi çok şaşırtıyor. Taşlar üstünde üç boyutlu olarak yapılan tasvirler, yan taraflarından inen aslan figürleri gerçeğine çok yakın bir teknik ile işlenmiştir. Araştırmalarda binlerce ton toprak ile kapatıldığı anlaşılan bu yapılar nasıl oluyor da hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiştir sorusu halen arkeologları şaşırtmaya devam ediyor. Peki, Göbekli Tepe neden gömüldü?

Bundan tam 12 bin yıl öncesi, Dünyanın taş devrinde yaşadığı düşünülürse, ilkel el aletleri ile bu yapıların yapılması imkansız duruyor. T biçiminde ki her sütun yaklaşık olarak 40-60 ton arasında değişiyor. Ayrıca taşlar üstünde ki üç boyutlu heykeller, çizimler o dönemde tarımı bile bulmamış bir insan topluluğu için imkansız gözüküyor. İşte, bu nedenle Göbekli Tepe, dünya tarihini değiştirecek yer diye dünyada lanse ediliyor.  Bütün arkeologlar dünya tarihi Göbekli Tepe ile yeniden yazılacak diyor.

Göbeklitepe Höyüğü, Güneydoğu Anadolu’da bir tepe üzerine kurulu Cilalı Taş Devrinden kalma mabet.

1963′te fark edilen dokuz hektarlık kazı bölgesinin önemi yaklaşık 10 yıl kadar önce tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren Mahmut Kılıç sayesinde anlaşılabilmiştir.

Şanlıurfa’ya 20 km’lik bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarındadır. 1995 yılında ilk kez Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün işbirliğiyle kazı çalışmalarına başlandı. Kazılar Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında yürütülmekte olup, her yıl eylül ve ekim aylarında 10 haftalık bir süreç içinde yapılmaktadır.

Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda bir Cilalı Taş Devri yerleşimi olduğu anlaşıldı. Tarihi MÖ 11 binyıllarına uzanan, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar günyüzüne çıkartıldı. Bölgenin önemi ise günyüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırmasıdır.

Günümüze kadar yapılan kazılarda elde edilen bulgular çerçevesinde uzmanlar Cilalı Taş Devri insanının henüz çevresindeki hayvanları evcilleştiremediğini düşünmektedir.

Bölgedeki kazı çalışmalarının her yıl Eylül ayında başladığını ve yaklaşık 10 hafta sürdüğünü anımsatan Doç. Dr. Klaus Schmidt şunları belirtti:

‘Göbeklitepe’deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor’ diye konuştu.[kaynak belirtilmeli]

Göbeklitepe, arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biridir. Çünkü daha şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen avcı-toplayıcı toplumların tapınak inşa etmiş olduğunu gösteren ilk örnektir ve bu da şehirleşme yani medeniyet tarihinde devrim niteliğinde bir buluştur. Hatta bu buluşu sebeple kazıyı yapan Dr. Klaus Schmidt, “Önce tapınak geldi, şehir sonradan geldi” demiş ve bu sözüyle erken medeniyet tarihine yeni bir açılım getirmiştir.
Bu resimler de size bazı konularda fikir verebilir:






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder