1 Eylül 2010 Çarşamba

Hipnoz

Son büyücü 1782 yılında yakılmıştır. Hipnoz geçmişte bir çeşit sihir olarak nitelendirildiği halde bugün, terapotik bir araç olarak kullanılmaktadır. Telkinle yapılan inandırma tekrar telkinle yok edilebilir.

James Broid'e göre hipnotizma, gözleri sabit bir şekilde parlak bir cisme dikmekle sağlanabilir.

Hipnoz hayvanlara da uygulanabilir. Bir horozun başını hafifçe yere eğip gagasının önüne tebeşirle düz veya zig-zaglı bir çizgi çizersek (veya horozun gagasına ikiye kıvrılmış bir çöp koyarsak) hayvanın kendinden geçerek -buna baktığı- uzunca bir süre katılıp kaldığı görülebilir. Bir hindinin başını kanadının altına sertçe sokup döndürerek hayvanı ölmüşe benzeyen bir katılıkta hemen uyutabilirsiniz. Yengeçler, el hareketleriniz ile hayvanın başını kuyruğuna götürüp -başının üstünde- uyur. Deneyler karatavuk, karaca, kanarya, kartal ve leylek gibi hayvanlara uygulandığında katılıp kaldıkları görülür. Gürültü ve dokunma gibi bir olay kendisini uyandırana dek bu durumda kalırlar. Yengeçler ise asit borikten geçirilerek uyandırılır. Uyandırılmaz ise tümden kuru olurlar.

 Hipnoz Biçimleri 

1-Letarji: Baygınlık, gevşeme durumu. 2-Katalepsi: Nöbet, katılaşma durumu. 3-Uyurgezerlik: Sürekli bir hareketi -saat rakkası veya ses ölçü aracı gibi- büyük bir dikkatle dinleterek kimi konuları (kişileri) birkaç dakikada uyutmak mümkün olur. Bu uyku normal uyku değil, hipnozdur. Eğer uygulayıcı telkin yaparsa sonuç daha çabuk alınır. Uygulayıcı telkini şu şekilde yapar: "Uykunuz var; tik tak, tik tak, tik tak'tan başka hiçbir şey dinlemeyiniz...Uykunuz var, göz kapaklarınız ağırlaşıyor; sadece tik tak'ı dinleyiniz, göz kapaklarınız ağırlaşıyor; sadece tik tak'ı dinleyiniz, göz kapaklarınız gittikçe -kurşun gibi- ağırlaşıyor; şimdi uyuyacaksınız, sadece tik tak'ı dinleyiniz.. Uyuyacaksınız, uyuyorsunuz.. uyuyunuz." (Bazı kitaplara göre akıcı elleriniz, benzer cinsten plexus denilen hassanız varsa insanları uyutabilirsiniz)

Dr. Charcot çok şiddetli bir ışığı hastalarının gözlerine doğru yöneltiyordu. Bunun yerine bazen şiddetli gonk sesi veya diyapazon tınlaması kullandığı da olurdu. Dr.Charcot'un hastaları arasında burunlarına amonyak gibi sert kokulu bir sıvı tutulunca uyuyanları da vardı. Bu, duyuların birden bire şiddetle avlanarak etkilenmesidir. Bu yöntem sert etki yolu ile hipnozdur. Aslında çok sakıncalıdır. Katalepsi veya uyurgezerlik nöbetleri yapabilir. Uygulamayı yapan kişi herhangi keskin bir kokuyu veya hoş bir kokuyu hastaya koklatarak; "Bu klorformu derin derin koklayınız. Derin bir uykuya dalacaksınız, size hiçbir zararı olmayacak.. Klorformu koklayınız..." gibi. Koku telkin gibi etki yapıyor. Aynı zamanda koku, telkini güçlendiren bir bir araçtır.


 Uyku Alanları 

Uyku bölgelerini bulmak kolay değildir. Bu bölgeleri bastırarak konular hemen hipnoza geçirilebilir. Çoğu kimselerde müşterek olan uyku bölgeleri; 1-Bilekler 2-Parmakların ilk boğumları 3-Burun dipleri 4-Dirsek kıvrımı. Bu alanlar bastırılınca kimilerine uyku veren yerlerdir. Tepesine basınç veya ovuşturma uygulanan katalepsi durumundaki bir kişi, letarji durumuna geçer. Diğer bir alan ise göz yuvarlarıdır. Oldukça geçerli bir metottur. Bu uygulama asabi veya histerik hastalarda başarılı olmaktadır. Sadece 'telkin' uyumayı bekleyen hastayı uyutmaya yeterlidir. 


 Teshir 

 [Büyü veya büyüle(n)me olarak da bilinir] Bu alanda Abbe Faria ün salmış bulunmaktadır. (Faria, Portekizli bir papazdı, genç yaşta ölüp gitti) Yöntemi şöyleydi; Konusunu karşısına alıp, birkaç dakika gözlerini ona dikiyor ve şöyle söylüyordu: "uyuyunuz.." Böylece, günümüzde görülenlere benzer biçimde uyutmayı başarıyordu ve saf su ile konuyu sarhoş edebiliyordu.

Ünlü Donato bir salondaki hastalarını karşı konulmaz biçimde etkisine alıp, onları gösterdiği başka kimselerin üzerine kudurmuşçasına saldırtıyordu. Bakışla teshirin belirgin etkisi 15-30 yaşları arasındaki insanlarda tam olarak görüldüğü saptanmıştır. Çok aydınlatılmış belirli bir yerde gözler hastaya çok yakından dikildiği zaman teshir elde edilmektedir. O zaman ortaya çıkacak durum şöyle olabilir: 1-Konunuzun bakışları sizinkinden ayrıl(a)maz. 2-Hastanın yüzü özel bir anlam alır. 3-Başı önüne düşer, gözleri hafifçe yuvalarından uğrar. 4-Gözbebekleri büyür, çizgileri gerilir. Bundan sonrakiler daha ilginçtir. Teshir ettiğiniz konu -veya hasta- sizin en küçük hareketinizi bbile taklit eder. Bu anda teshir edilen konunun gözleri önüne elinizi kaldırıp onu başka bir kimsenin gözlerine doğru yöneltebilirsiniz. Konu, bakışlarını bu yeni gözlere bağlayacak ve sizi unutacaktır. Göz kapakları uzun süre hiç oynatılmamalıdır. Bu sağlanmazsa teshir elde edilemez. Hatta, kirpiklerin en ufak bir kıpırdaması bile sonuç almayı olanaksız kılar. İpnotizmayı yapan kişi gözlerini hep gözlerin arasına, burnun köküne (dibine) dikecektir.

Uygulayıcı konusunu uyutmak için bazı hareketler de yapar. Uyuturken el hareketleri yukarıdan aşağıya, uyandırırken aşağıdan yukarıya doğru yapılır.


 Hansen Yöntemi 

Hansen, konularını coşkulu, solgun ve asabi kimseler arasından seçiyor. Öyleleri telkine daha yatkın kimselerdir. Bu tür konuyu kendi çevresinde fır döndürdükten sonra, birdenbire durduruyor ve gözlerini ona çok yakından dikiyor. 

Kimi manyetizmacılar balıkları, yumurtaları veya eti manyetize ederek çürümekten korurlar. Ünlü, Parisli manyetizmacı Charles Parlange (1934) sıkı denetim altında bir koyun külbastısını mumyaladığı bilinmektedir. Hem de bu külbastı Toulouse'da bulunuyordu. Parlange ise manyetizma gücünü Paris'ten uyguluyordu.



 Manyetik Alanlar ve Manyetizma 

a)Gövdenin ve beynin sağ yanı, sağ elin parmak uçları mavimsi bir ışık yayar. b)Sol bölgeler ise sarımsı bir ışık yayar. c)Hastalıktan sonra sarı ışıkların yayılışı baskındır. d)Ağır yaralar yeşili baskın hallerle, karanlık levhalar verir. 

Bakır bir levhaya dokunan bir uyurgezer katalepsi durumuna geçiyordu. 

Manyetizma konusunda Alman Dr. Mesmer'i tanıyoruz. Mesmer, madensel bir çubuğun çevresine büyük bir kalabalık toplayabiliyordu. Bu yöntemini, şaşırtıcı sonuçlar veren akıcı gücünü (manyetik alanını) kullanarak uyguladığını söylemekteydi. Çubuğun çevresine topladığı kimseler, çarpıntılı krizler geçiren 'katalepsi' hastalarıydı. Bu akıcı güce 'hayvansal manyetizma' adı verilmiştir. Fakat Mesmer bunu hastalarına da uyguluyor ve iyi sonuçlar alıyordu.

 Hipnozdaki Kişiyi Nasıl Uyandırmalı? 

Hipnozlu kimse çocukça bir teknikle kolaylıkla uyandırılabilir. Genellikle gözlerine üflemek yeterlidir. Uyuma sırasındaki gibi bir telkinle de uyandırılabilir. Telkin ile: "Şimdi sizi uyandıracağım. Kolayca uyanacaksınız. En küçük bir yorgunluk bile duymayacaksınız. Uyanacaksınız ve kendinizi iyi bulacaksınız. Üçe kadar sayıyorum. Üç deyince uyanınız. Bir, iki, üç.." Kimi konular uyanmamakta oldukça direnirler. Örneğin bu direnç kendini en çok uyurgezerlerde gösterir. Kimi uygulayıcılar uyanmamakta direnen hastaya çabucak uyanması için ne yapması gerektiğini sorarlar sonra da yanıtını uygularlar. Yanıtını bildirmemesi üzerine uygulayıcı yine telkin yapar: "Uyanmalısınız, uyanacak güçtesiniz. Böyle uyumanız gülünç oluyor. On'a kadar sayacağım, uyanacaksınız." Sonra ağır ağır sayar. On'dan sonra telkine başlar: "Uyanınız, kendinizi çok iyi hissedeceksiniz." Yine de uyanmaz ise çok gürültü yapmak gerekir veya üzerine su serpilir, elleri suya daldırılır. Fakat böyle durumlarla az karşılaşılır. Bazen, arada doktor olmazsa bile hipnoz edilmiş kişi farkında olmadan hipnozdan normal uykuya sonra da uyanıklığa geçer.

 Hipnoz Çeşitleri 

1-Katalepsi 2-La Lethargie (letarji) 3-Uyurgezerlik

Katalepsi, telkinle de meydana getirilebilir; "Kendinizi iyi hissediyorsunuz, fakat gövdeniz gerginleşiyor. Solunumunuz iyi fakat gövdeniz katılaşıyor. Kaslarınız büzülüyor, kolunuzu kımıldatamayacak durumdasınız. Çelik gibi oluyorsunuz. Gövdeniz katıldı, kaskatı kesildi." Kimi konularda katalepsi, konunun başı ve ayakları iki iskemleye dayalı olarak ve gövdeleri hiç bükülmeden kalacak bir durumda meydana getirilebilmektedir. Hipnozlu katalepside konuya halüsülasyonlar (hayaller) göstermek kolaydır. Hipnotize edilmiş konuya, verilmiş olan durumla ilgili olarak yüz açıklamaları da uyandırılabilmektedir. Örneğin: Ellerini dua eder biçimde açarsanız, yüzündeki anlam yukarıya dönüşür. 

Letarji, gevşeme durumudur. Organlar ve kaslar kendini tümden bırakmıştır. Solunum ve kalbin atışı güçlükle duyulur. Gözleri kapanmıştır. Bu durum çok derin bir uyku görünümü verir. Konunun, isteyerek bir hareket yapacak gücü yoktur. Kaslarını oynatabilecek en küçük bir gücü bile yoktur. Ölümü andırır. Letarjili bir kimsenin kulağına bağırırsanız tepki göstermez. Hatta bir yerini yaksanız bile kımıldamaz. Letarjili bir kimse serbest bırakılırsa -katalepsinin tersine- düşer.

Letarji uykusu, bilinen hipnotizma yöntemiyle elde edilir; "Uyuyorsunuz. Sesimi gittikçe daha az duyuyorsunuz. Uyuyorsunuz. Uyuşmanız hareket yapmanızı önlüyor. Uykunuz gittikçe daha ağırlaşıyor. Sesim gittikçe kayboluyor. On'a kadar sayınca karanlığa gömüleceksiniz. Artık hiçbir şey duymuyorsunuz. Elimi başınıza koyunca uyuyacaksınız. Uyuyunuz. Bir, iki, üç, ..."

Bir konu katalepsiden (organların katılmasından) letarjiye (organların gevşemesine) nasıl geçirilebilir? Bunun için iki gözün de kapakları kapatılır veya onu karanlıkta bırakmak yeterlidir. Eğer tek gözü kapatılırsa konunun sadece bir bölümü letarji durumundadır. Konuyu letarji durumundan katalepsi durumuna geçirmek için de gözleri birden bire ışığa açmak gerekir. Böylece organlar kasılır ve kaskatı olur. Konu ne konuşur ne de kımıldayabilir. Letarji durumundaki bir konu tepesi ovuşturularak uyurgezer durumuna geçirilir.


 Hipnotizma Uyurgezerliği 

Telkinle veya uyku alanlarının ovuşturulmasıyla meydana getirilir. Bir konu tepesi ovuşturularak kolaylıkla letarjiden uyurgezerliğe geçirilebilmektedir. Bu olay gözleri parlak bir nesneye diktirerek de sağlanabilir. Hipnotizma uyurgezerliğinde gözler kesinlikle kapalıdır. Arada bir yarı açık da durur, irileşir. Organları gevşek değildir. Hipnotizma uyurgezerleri gözleri kapalıyken, 1-Harekete eğilim gösterir. 2-Hep tetiktedir. Verilen emirleri tartışır. 3-Görüşü, duyuşu, koku alması büyük bir keskinlik kazanır. 4-Hafızası uyanır: Çok eskiden okuduğu bir kitabı veya bir kez işittiğini tümden tekrarlayabilir. 5-Kas güçleri çok artar. 6-Duyuları keskinleşir: Karanlığa güvenle dalabilir ve koku yardımıyla yerine dönebilir.

Bir uyurgezer, hipnotize edilmiş şekilde 30-40 saatlik bir süre kadar kalabilir. Bazı uygulayıcılar derinin yanmış olduğunu telkin ederek hastanın derilerini kızartmayı ve giderek kabarcıklar çıkarmayı başarmışlardır.


 Kendi Kendine Telkinin Gücü 

1-On dokuz yaşında genç bir kişi duyularına karşı gelemiyordu. Bir gün, bir şapkacı dükkanının önünden geçerken kendi kendine: "Burası şapka alınan bir dükkan" diye söylendi ve hiç gereksinimi yokken bir şapka aldı. Başka bir gün de benzer bir durumdayken Lyon garının önünde: "Burası gar, öyleyse buradan geziye çıkılır" diye düşündü. Adını afişte okuduğu Marsilya'ya bilet aldı. Trenle Macon'a kadar gittikten sonra aklı başına geldi ve ancak o zaman saçmalığının farkına vardı.

2-İrene adında genç bir kız da annesinin ölümünden sonra hastalanmıştı. Bundan sonra da musluktan su içmeye yanaşmıyordu; "Musluktan akan su değil, kıpkırmızı kan" diyordu. Bu saçma telkin; bir gün musluğun, annesinin dudaklarından akan kan gibi damla damla aktığını gördükten sonra başlamıştı.

3-Babası ile tartışırken uzun süre bağırmaktan sesi kısılan genç bir kız da durumu ağlayarak annesine anlatmış, tartışma sırasında ses teli koptuğu için hastalandığını söylemişti. Kız o zamandan sonra sessiz, kimi kez de tümden dilsiz görünümü veriyordu. Geçekte hiçbir ses teli kopmuş değildi. Ancak, düşlerinde ve çok kızdığı sürelerde konuşabiliyordu. Ama, kendine gelince -sakin olunca- tek kelime bile söyleyemez oluyordu. 

4-Genç bir kadın, çiçek hastalığına yakalanmış bir kız görünce, kendi kendine: "Bu kız ne kadar da çirkin. Böyle bir hastalığa yakalansam ne kadar korkunç bir şey. Artık hiç kimse beni sevmez." diye söylendi. Az sonra da kadın imgesel bir çiçek hastalığına yakalandı. Günlerce üzüntü içinde kıvranıp durdu.

5-Morgda, babasının tetanozdan ölen bir arkadaşını gören genç bir kız, hastalığın belirtilerini dehşet içinde dinledikten sonra dışarı çıkarken ensesinin kasıldığını hissetti ve tetanoza yakalanıp yakalanmadığı kuşkusuna kapıldı. Ertesi günlerde hayaller gördü ve başını geriye çeken ense tikleri yapmaya başladı. Kasılma sıralarında başını saatlerce geride tutuyordu. Bu da tetanos belirtisidir.

6-Genç bir kız, bir yanı tutmayan felçli babasının gömülmesi sırasında, bunun tohumunu kendisinin de taşıdığı "kalıtım yoluyla geçen bir hastalık" olduğunu düşündü. Artık bir gözünü kapalı tutmalıydı. Sonra sol omuzu sarktı. Sol bacağını güçlükle sürüklemeye başladı. Bu duruma büyük bir iştahsızlık da eklendi ve bir yıl sürdü.

İpnotize edilen bir kimsenin, bir nesneye dönüşmesi emredildiğinde o kişi o nesneyi duyabilir veya hissedebilir. 


 Hipnotizmanın Zamanla İlgili Öğrettikleri 

Virginia (Virjinya) Üniversitesi'nde eski bir pamuk çiftçisiyle bir deney yapıldı. Adam hipnotize edildi. Bu durumdayken, çiftliğine geri döndüğü ve tüm tarlayı dolaşıp pamuk kozalarını sayması için bir saati olduğu söylendi. Metronom, dakikada bir işaret vereceği söylendi. Metronom hızlandırıldı ve her dakika yerine her saniye işaret verdi. Denek, zihninde pamuk tarlası boyunca yukarı yürüdü. Atmış saniye sonunda metronom durduruldu ve denek uyandırıldı. Bir saat süreyle dolaştığını düşünerek (zannederek) onlara her şeyi anlattı. Gerçekten de bütün tarlayı dolaşarak kozaların hepsini saymıştı. Gördüğünüz gibi, düşüncede zaman-mekan sınırlaması yoktur. 

 Genel Olarak Hipnoz 

Eski el yazmalarından öğrendiğimize göre, tarih öncesinden beri insanlar hipnozu uygulamışlardır. Hint fakirleri ve yogiler (yoga yapan kişiler) vücutlarını kaskatı (katalepsi) hale getirerek, solunum ve kalp ritimlerini düşünerek bir ölü gibi hareketsiz ve metabolizmalarını yavaşlatıp günlerce aç, susuz kalabilmeleri hep hipnotizma ile yapılmaktadır.

Kalp üzerinde denetim kurabileceğini iddia eden bir hipnozitör, kör bir hastasına bacağının kesildiğini ve durmazcasına kan boşaldığını telkin etmiş, söylediklerini desteklemek için de hastanın ayağına ılık su dökmüştür. Hasta heyecandan önce kalp krizi geçirmiş, sonra da enfarktüsten ölmüştür. 

Hipnozun bilinen tarihi Dr.Mesmer ile başlamştır. Mesmer, yıldızlar ve gezegenlerin insanlar üzerine tesirleri ile ilgili tezinde, ilk defa manyetizmadan bahsetmiştir. Bu manyetizmanın mahiyetini tam olarak bilmemekle beraber, tabiatta mevcut bir nevi enerji gibi olan bu gücün insana geçebileceğini, bunun da kabiliyetli kişiler vasıtasıyla şifa verebileceğini belirtmiştir. Sonra öğrencisi Pey Segur, hocasının çalışmasını ilerletip bu yöntem ile bir çobanı uyurgezer hale sokmuştur.

Bir kişiye normal suyu, acı su diye telkin etsek hipnoz esnasında tadına bakınca acı diyerek yüzünü buruşturacaktır. Yine bir şahsa domates diye patates yedirilmiş ve domates tadı aldığı söylenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder